Ben...🔇
Sonbahar günüydü. Hava yağışlı bir o kadar da durgundu. Hem ıslanmak hem de yürümek iyi gelmişti. Bir su Birikintisinin önünde durdum. Suda yansıyan bedenimi görmüştüm. Ellerimi kaldırdım saçma sapan bir şekle bürünürken su birikintisinde gördüğüm hiç bir şey yapmıyordu.
O Ben miydim?
Hızlıca arkama döndüm. Hiç bir şey görünmüyordu. Tekrar suya baktım. Bu kez bir nefes ensemde soluyordu. Bunu hissettiğimden emindim ve tekrar döndüm. Yine hiç bir şey görünürde yoktu. Koca bir caddede sadece karşımda yeni inşaa edilmiş bir bina evet sadece bir bina vardı. Havanın yağışlı olması insanları eve kapatmış olacak ki görünürde bir tane bile insan yoktu. Kendime bir ev bulmak zorundaydım ve bu binadaki bir dairede kalmak için ona doğru yürüdüm. Yeni geldiğim bu koca şehir her gün paramı tüketiyordu. Param ise bitmek üzereydi. Bu gece tekrardan otele para vermek istemeyerek. Binaya doğru yürüdüm. Bu gece inşaatta uyumaya karar vermiştim. Binaya iyice yaklaştım.
Merdivenlerden ağır ağır çıktım. İçi bomboştu sanki bir daha inşaatı devam edilmemek üzere terk edilmişti. Ustalarca terk edilmiş yahut arazi sahipleri anlaşamamıştı. O bina öylece terk edilmişti. Her yer rutubet kokuyordu. Bina en az beş yıllık vardı. Bir kat daha çıktım. Duvarlar sprey boyalarla boyanmıştı. Burayı sadece ben keşfetmemiştim. Kim bilir kaç evsize ev olmuştu. Artık burada yaşayabilirim dedim ve sıra iş bulmadaydı. Kim benim gibi birini işe alırdı ki bir paltom bir de şapkam vardı.
Yaşım neredeyse 30 'a varacaktım. Kendimi ve evrenin gereksiz olduğunu işe yaramaz bir ottam beter halde görürdüm.
Dışarıya çıktım her taraf su gibiydi. Yağmur içini dökercesine yağıyordu. Hava o kadar koyulaştı ki gece sanılırdı. Hızlıca belediyenin yolunu tuttum. Belki bir iş bulurum umuduyla adımlarımı büyük büyük adım attım.
Enseme giren yağmur damlası tıpkı kışın yakılan sobanın üzerinde damlatılan su gibi hissettirdi. Aynı o şekilde eriyip sırtımdan aşağıya indi. İçim yangın yeriyken dışım deniz gibiydi. Belki de volkanlar patlıyordu içimde ama tek bir kıvılcımı bile dışıma vurmazdım. Dışına daha doğrusu vuramazdım. Çünkü insanlarla konuşmam zaten beni anlayacak tek bir insan bile yoktu. Şayet anlatırsam bile arkamdan bıçağı alıp saplayacak insan çoktu. Aslında bıçağı saplasın diye bıçağı insanların eline veren de bizdik. O yüzden hep insanlardan kaçtım. Kaçmaya da devam ettim. Ama sanki biri tüm gün benimle ve biri beni izliyor, hatta ensemde nefes alıyordu. Bazen de arkamdan yürüyordu..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Com